Paul Horrell, ilk BMW 'üçlüsünü' test ediyor. Ve ona âşık oluyor.
Bu kökeni. Ve evet, bazı açılardan büyüleyici bir şekilde basit, boş bir sayfa gibi. BMW E21'imiz inanılmaz derecede taze — 1975 yılından beri sadece 3000 mil yol katetti.
Küçük dört silindirli motor, basit tek odalı bir karbüratörle yakıt alıyor. Camı indirmek için kolu döndürmeniz gerekiyor. Ve sonra — dışarı sarkıp aynaları elle ayarlamalısınız. Neyse ki, iç mekandaki havalandırma ızgaraları devasa çünkü klima yok.
Düğmeler ve kadranlar üzerindeki yazı tipleri, garip bir şekilde uyumsuz. Takometre eksik, bu yüzden motorun ne kadar döndüğünü anlayamıyorum. Vites kolunda sadece dört rakam var.
Ancak burada oturmak ve arabayı sürmek — tam bir zevk. Koltuk ve pedallar mükemmel bir şekilde ayarlanmış. Görüş muhteşem — geniş pencereler ve ince direkler sayesinde. Araba inanılmaz kompakt ve minimalist. Devasa direksiyonun ince plastik jantını tutun — ve yola çıkın.
Günümüz ölçütlerine göre bu bir spor araba değil. Ama çok iyi. Yolda sadece huzur içinde gider, nispeten yumuşak bir süspansiyona sahip ve lastikler, engebelere tembelce yuvarlanır. Onu bir dönüşe yönlendirin — ve kendi başına bir çıkış bulur. Direksiyon tamamen mekanik, ama çok hafif. Ve kesin. Otoyolda, sadece rahatça oturuyorsunuz, sürekli direksiyon düzeltmeye gerek yok. Bu araba rahat, ama kesinlikle gevşek değil. Gerçek bir duruşa sahip.
Küçük üstten eksantrikli motor canlı ve isteyerek çekiyor. Bu, o dönemde hakim olan kaba, gürültülü alt eksantrikli 'dörtler' gibi değil. Kolayca devirleniyor, ancak takometre olmadığı için hangi devire kadar çıkabildiğini bilmiyorum.
Ama devirli kullanmaktan korkmuyorum, çünkü biliyorum ki: bu blok, Formula-1 için turbokompresörlü Brabhamların nitelikli versiyonlarında 1500 beygir gücünü destekliyordu.
Bu motorun o zaman bile belirgin bir potansiyeli vardı. BMW'nin kompakt sedan fikri gibi…